Kurucumuz İbrahim Polat; 

1955 yılında açtığı müteahhitlik firması ile Türkiye’nin en köklü işletmelerinden birinin temelini atan Sayın İbrahim POLAT 1931 yılında Erzurum Aşkale’de doğmuştur. Evli ve 3 çocuk babasıdır.  
 
Genç yaşta müteahhitliğe başlayarak ilk firmasını kurmuş ve İstanbul’da çok sayıda seçkin binaya imza atmıştır. 1972’de İzmir’de Ege Seramik Fabrikalarını kurarak başladığı sanayi sektöründeki girişimlerine daha sonra seramik sağlık gereçleri, madencilik ve enerji alanlarını da katan Polat, 1993 yılında İstanbul Polat Renaissance Hotel ile Turizm Sektörüne giriş yapmıştır.  
 
Çağdaş kurumsal yönetim yaklaşımı, müşteri memnuniyeti ve iş ortaklarının güvenini merkez alan çalışma anlayışı ile tüm personeline ilham kaynağı olan İbrahim POLAT, girdiği tüm sektörlerde başarıyı yakalamıştır. 
 
Tüm grup şirketleri Sayın İbrahim Polat’ın belirlediği topluma ve çevremize duyulan sorumluğun gerekliliklerini en iyi şekilde yerine getirme, üretim, yatırım ve hayata geçen projelerle müşteri, çalışan, faaliyet gösterilen sektörlere, topluma ve çevreye katma değer sağlamaya misyonu ile hareket etmektedir. 
 
Faaliyet kollarında attığı doğru mali adımlar, üretime ve teknolojiye verdiği önem, doğru,  şeffaf ve etik global standartlara dayalı iş yaklaşımı, kalite-çevre-güvenlik ekseninde insan ve doğaya duyarlı politikaları ile İbrahim Polat Holding, istikrarlı büyümesini Sayın İbrahim Polat’ın açtığı yolda sürdürmektedir. 
 
 Alnımın Teriyle Kitabından Alıntı: 
 
Sn. İbrahim POLAT’ tan Öğütler 
 
 Mutlu olmayı bileceksin.Ben her an için mutluyum. Sağlıklı olduğum için, hiçbir yerim ağrımadığı, istediğimi yiyip içebildiğim, istediğim yerlere gidebildiğim için mutluyum ve bunun için Allah’a çok şükür diyorum. Şükredersen Allah daha çok verir. Kimsenin hakkını yemediğim için mutluyum. Kötülük yaparsan kötülük beklersin. Hiç kimseye kötülüğüm dokunmadığı için düşmanım da yoktur. 
 
Kibirli olmayacaksın. Çaycısından, işçisinden genel müdürüne dek bizimle çalışan herkes istediği zaman benimle görüşebilir. Hepsiyle görüşüp dertlerini, isteklerini ciddiye alırım. İşçiyle işçi, patronla patron olurum.  Allaha şükür elim var, şoföre kapımı açtırmam. Kula kulluk etmek de ettirmek de günahtır.” 
 
Hoşgörülü olacaksın. Bir insan bir kusur işlerse onu bir kez affederim. İkinci sefer de affeder, uyarırım. Derim ki, kapı dururken sen pencereden giriyorsun. Ama üçüncüsünde yollarımız ayrılır. Patronun gözünün birisi kördür, kulağının birisi sağırdır. Bu devirde yaşamak için duymayacaksın, görmeyeceksin. Yaşamak için, idare etmek için, anlaşmak için başka çare yok.   
 
Muhtaç olana yardımı unutmayacaksın. Günde dört kap yemek yiyeceğine iki kap ye, ikisini de yiyemeyenlere ver, huzurlu olursun. Allah sana veriyor, sen de onlara vereceksin.   
 
Çalışmak güzeldir. Bir yerde sabahtan akşama dek yatsan hasta olursun. Hangi işi severek yapıyorsan o iş iyidir. Ama hangi iş olursa olsun başında durman gerekir. Uzaktan kumandayla iş yürümez. İşle özel hayatı birbirine karıştırmamak gerekir.”   
 
Dostluğun araya girdiği işten kar edilmez. Olumsuz bir durumda yüzün tutmaz, bir şey söyleyemezsin. O da kusurunu görmez, böylece zarar edersin. Babam da olsa işime kimseyi karıştırmam.“   
 
Yalan söylemeyeceksin, hırsız olmayacaksın, olduğun gibi görüneceksin. Bir insan yalan söylemezse hiçbir kötülük görmez. Bir işten zarar ettiğin zaman o işin üzerine gitmeyeceksin. Zararın neresinden dönersen kardır. İnatla iş olmaz. Düşünüp taşınıp karar vermek gerek. Ani kararlar zarardır. Biz de gençken ani kararlar veriyor, ama sonra zarar ediyorduk. Böyle öğrendik.”   
 
Eleştiriye açık olacaksın. Hepimiz insanız ve yanlış yapabiliriz. Her şeyde el birliği, güç birliği gerek. Bir kişi tek başına hiç bir şey yapamaz. Bu, hayatın her kademesinde de böyle. Geride başkasını yetiştireceksin. Zamanı geldiğinde sen gidersin, çocuğun gelir. O da gider, onun çocukları bayrağı devralır.” 
 
Toprağı Altın Eden Adam, İbrahim Polat Kitabından Alıntı: 
 
“ Hayatta kimseye imrenmedim. Allah kafa vermiş, göz vermiş; her şeyi görürsün, istikametini, hedefini kendi kendine çizersin. Başkasının aklıyla uzağa gidilmez. Ben hedefimi kendi kendime çizmezsem rahat etmem.” 
 
“ Yaptığım işten her zaman memnun kaldım. İnşaatçılıkta, sanayide ve turizmde hep hevesle -çalıştım. Çünkü her üçü de birçok şey öğrenmeme, insan tanımama ve dostluklar kazanmama neden oldu.” 
 
“ Bir insan, bir millet, bir devlet hakkına razı olursa her şey yolunda gider. Devlet sana nasıl sahip çıkıyorsa, sen de ülkene sahip çıkacaksın. Bu memlekette namuslu çalışan her vatandaşa iş var. Yeter ki namusunla çalış, kanaatkar ol.” 
 
“ Prensiplerimden biri de geriye dönmemektir. Geri dönüp ne yapacaksın? Üzülüp sinirleneceksin. Bu yüzden boşa kürek çekmem. Kendi işimden başkasına karışmam. Kendi işime de kimseyi karıştırtmam.” 
 
 “ Bana göre ticaretin altın kuralları şunlardır: yalan söylemeyeceksin, hırsız olmayacaksın, olduğun gibi görüneceksin. Dürüstlükten şaşamayacaksın. Bir insan yalan söylemezse hiçbir kötülük görmez.” 
 
“ Bir işten zarar ettiğin zaman o işin üzerine gitmeyeceksin. Zararın neresinden dönersen kardır. Bu atasözü boşuna söylenmemiş. İnatla iş olmaz.” 
 
“ Düşünüp taşınıp karar vermek gerek. Ani karar zarardır. Biz de gençken ani kararlar verdik, ama sonra zararını gördük. Aceleyle iş olmaz. Biz böyle öğrendik.” 
 
“ Ben söz verirken Allah’ın huzurunda sana borçlanıyorum. Söz veriyorum, günü geliyor, ödemiyorum. Bu olmaz. Söz verdiğin kişi de senden alacağına güvenip bir başkasına söz vermiştir. Senin yüzünden o da mahcup olur. Bu durum aynı zincirleme kazaya benzer. Onun için her zaman çok dikkatli konuşmak gerek.” 
 
“ Başkasından borç para aldığın zaman ertesi gün ödeyeceksin. Ödeyemedin mi, piyasadan silinirsin. Sözüne sahip çıkacaksın. Eski adamlar hep sözle iş görürlerdi. Ağzında sözü yuvarlayıp, kırk sefer düşüneceksin, bir seferde çıkaracaksın. Çıktığı zaman da sözünden dönmeyeceksin.” 
 
“ Patron olunca ‘zengin oldum’ diye ölçüyü kaçırıp dengeyi bozmayacaksın. Evin yolunu sakın ola kaybetmeyeceksin. Masraflarını cebindeki paraya göre yapacaksın.”
 
“ Arkadaş, eş hatta sevgili bile bütçeye göre seçilmelidir. Hatta iş bile. On milyon dolarlık bir işe bir milyon dolarla girilmez. Sağlam iş adamı, yüz liralık işe yirmi beş lira kredi kullanırsa batmaz. Ama yüz liralık işe yüz lira borçlanırsa batar.”